Bu yazımda ele aldığım Asperger Sendromu toplumca pek iyi bilinmemesi kadar, aynı zamanda tıp alanında çalışanlar arasında, bu rahatsızlık hakkında bilgisi olmayanların sayısı da oldukça fazla.
Özellikle tanısı ve tedavisi kolay olmayan bir konu olan Asperger Sendromu, belki de etrafımızda bazı insanlarda olup da bugüne kadar göremediğimiz bir durumdur. Engellilik durumu çok net olmamasından dolayı, insanlar tarafından algılanması da zor olmaktadır. Bu sendroma sahip olanlar tamamen normal bir görünüşe sahip olmakla birlikte, zekâseviyeleri normaldir ve bazı alanlarda özel yeteneklere de sahiptirler.
Asperger, yaşları 6 ile 16 arası olan her bin kişinin üçünde kendisini göstermektedir. Erkeklerde görülme sıklığı daha yüksektir. Mağduru olanlar Asperger Sendromu ile yaşamlarını sürdürebilirler, ama uygun tedaviyi alarak daha iyi bir hale de gelebilirler. Erken tanı tedaviyi daha da kolaylaştırmaktadır.
TanımlanmasıAsperger Sendromu ismini Avusturyalı çocuk doktoru olan
Hans Asperger’den almaktadır. İlk olarak 1944 yılında kendi muayenehanesinde; özellikle de başkalarıyla empati kuramayan, sözel olmayan (non-verbal) iletişimde becerileri eksik olan ve fiziksel sakarlıklarıyla dikkati çekenler için kullanılmıştır. Aradan geçen 50 yıl sonra Asperger sendromu,
Hastalıkların ve İlgili Sağlık Sorunlarının İstatiksel Sınıflanması’nda (ICD.10) ve
Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Sınıflanması’nda (DSM-IV) kullanılmaya başlanmıştır. Çoğunlukla Asperger sendromu yüksek işlevli otizm ile karıştırılmıştır. Ama otizm olan bulgularla uyuşmadığı için uzmanlar Asperger sendromunu kendi içinde beyinden gelen bir gelişim bozukluğu olarak görmektedirler. Nedeni bugüne kadar kesin olarak bilinmemektedir. Genetik faktörler tek başına oluşum sebebi olarak yeterli kriter olarak görülmemektedir. DSM-V’de Asperger, Otizm’in bir alt kategorisi olarak tanımlanmıştır.
Tedavi yöntemiTedavi yöntemi olarak yaygın en olanı davranışsal terapi yöntemleridir. Tedavi çoğunlukla zayıf olan iletişim becerilerinin desteklenmesi, kişinin takıntılı düşünce ve davranışlardan uzaklaştırılması ve yineleyici rutinler üzerine yoğunlaştırılmasıyla sunulur. Aspergerli birini engelli biri olarak görmekten ziyade, farklılıkları olan bir birey olarak görmek ve kabul etmek üzerine kurulu bir tutumun benimsenmesi hedeflenmektedir.
Tedavide ilaçlar nadiren önerilmektedir. Özellikle yetişkin olan Aspergerlilerde erken tedavi depresyona girmelerini engeller. Tedavisi uzun zaman alan bir süreçtir, budan dolayı mağdurlarının uzun soluklu ve sabırlı bir sürece kendilerini hazırlamaları daha doğru olur.
BelirtileriAsperger sendromunun belirtileri daha çok üç yaşından sonra görülürse de herkeste aynı derecede kendini dışa vurmaz. Hepsindeki genel ortak belirti motorik bazı hareketlerde kısıtlılık ya da bozukluk göstergesidir. Bu motorik gelişim bozukluğu da üç yaşından itibaren kendini gösterebilir.Çocuklar genellikle normal ya da normalin üstünde bir zekâya sahiptirler ve bu yaşlarda mantıklı ve soyut düşünce yerli yerindedir. Yüksek zekâ seviyelerine rağmen,
dikkat bozukluğundandolayı okulda başarısız olabiliyorlar. Daha çok kendileriyle meşgullerdir ve kendilerine odaklıdırlar.
Genellikle içe dönüktürler, yalnızdırlar, espri anlayışından oldukça uzaktırlar; esprileri anlamazlar ve espri de yapamazlar. Ben merkezli olmalarıyla dikkati çekerler. Okuldaki sosyal ilişkilerde uyumsuzluklarından dolayı arkadaşlık ilişkilerinde oldukça zayıftırlar.
Yetişkin dönemlerinde de Asperger belirtileri kalmakla beraber, belirtiler çocukluk dönemindeki kadar yaşamlarını olumsuz etkilemez. İnsanlarla iletişimlerinde eksiklikleri ve sosyal etkileşimlerde silik kalmalarıyla göze batarlar. Empatileri düşüktür ve karşısındaki insanların mimik, gestik ve sözsel tonlamalarına anlam vermekte ya da bunları doğu okumakta zorlanırlar ya da yorumlayamazlar. Konuşurlarken monoton düzeyde kalırlar, kendi mimiklerini de çok az kullanırlar. Kelime hazineleri geniş olmasına rağmen kendilerini rahatlıkla ifade etmede zorlanırlar. Sözel olmayan davranışları yorumlamakta zorlanırlar.
İlgi alanları çoğunluk spesifiktir, çoğunluğun ilgilendikleri konular onları pek cezbetmez. İlgi duydukları konuları derinlemesine incelemeyi ve detaylara kadar inmeyi severler. Günlük hayat akışları genellikle düzenli, katı (rijit) ve alışkanlıklarından sapmamak kaydıyla harfiyen yerine getirilen ritüelleri vardır. Bazı spesifik takıntılar geliştirirler. Mesela haftanın belli günlerinde belli takıntılı ritüel davranışlar yaparak işlerin iyi gideceğine kendilerini inandırırlar. Ya da eve/işe giderken daima takıntılı olarak aynı güzergâhtan gitmek gibi. Genellikle de motorik problemler yaşarlar. Bazı Asperger sendromlu insanlar özellikle yetişkin dönemde
psikotik dönemleregirebilirler. Yine bazı Asperger sendromlulara tikler, takıntılar ve dikkat bozukluğu da eşlik edebilir.
Özünde, Asperger’li insanlar yaşamın kıyısında ya da kenarında çakılmış gibi görünseler de aslında böyle yaşamak istemezler. Kendilerini geri çekmelerinin ardında yatan sebep daha çok insan ilişkilerinde ve sosyalleşmede zorlandıklarındandır. Genellikle arkadaşlarının az olmasının sebebi de sosyal ortamlara girmeyi beceremedikleri içindir. Sosyal ilişkilerde öteki insanların öfke, üzüntü, kızgınlık, yas duygusunu, neşesini anlamakta zorlanırlar.
Asperger’li insanları otistlerden ayıran en temel fark, insanlarla karşılaştıklarında temas/ilişki içinde olmalarıdır. Tökezledikleri yer, daha çok bu ilişkilerde duruma uygun davranış seçimindedir.