Lösemi – Kemik ilik nakli ve psikoonkoloji


Çağımızın tartışmasız en korkutan hastalığı olan kanser hastalıklarından olan lösemi, diğer tabiriyle kan kanseri, artık eskisi kadar tedavisi daha iyi yapılabilen ve çoğunlukla üstesinden gelinebilen bir hastalık artık.
Gelinen durum böyle iken, hem hastalarda hem de hasta yakınlarında yine de her zaman bir korku ve tedirginlik hakimdir. Bunun sebebi de; tedavi esnasında bir takım belirsizliklerin kendini koruması ve gidişatın nereye varacağının bilinmemesinin hasta ve hasta yakınlarında streste sebep olmasıdır. İşte burada psikoonkoloji devreye girmektedir.
Psikoonkoloji, hasta ile hasta yakınlarına tedavi esnasında ve sonrasında destek vermek amacıyla devreye giren destek ayağıdır.
Psikolog olarak dört yıl boyunca Zürich Çocuk Hastanesi’nin psikoonkoloji destek ünitesinde, yaşları 3 aydan başlayıp 18 yaşına kadar olan hastalara ve hasta yakınlarına, genellikle de anne ve babalara destekte bulundum. Özellikle de lösemi hastalığı ve kemik iliği nakli konusunda birçok kişinin bilinçsiz olduğunu ve hastalığın şok etkisinden kaynaklı olarak çaresizlik ve umutsuzluk duygularının hakim olduğunu gördüm. Çalıştığım klinik kemik iliğinde dünya çapında iyi bir isme sahip olan bir yer olarak kaldı hep bende. Lösemi tedavisinde % 90’lara varan bir başarı söz konusuydu.

Çocuklarda Lösemi 
Çocukluk döneminde tüm kanser vakalarının % 35’ini lösemi hastalığı oluşturur. Birinci durumda olan bu hastalık temel olarak iki gruba ayrılır; ALL (Akut Lenfoblastik Lösemi) ve AML (Akut Myeloblastik Lösemi). Bunlarda kendi içlerinde tekrar ikişer gruba ayrılırlar. Destek ünitesinde anne ve babalar en çok bu hastalığın nedenlerini sorarlardı. Nedenleri konusunda bilimsel veriler tam olarak tatmin edici bilgiler verememekle beraber, genellikle genetik yatkınlık, radyasyon gibi çevresel faktörlerin etkili olduğuna inandığımı söylerdim hep. Yapılan bazı bilimsel çalışmalarda böcek ilaçları gibi kimyasal maddelerin, bazı kalıtsal ve viral hastalıkların ortak etkisiyle lösemiye sebep oldukları ortaya konmuştur.

isvicre'de lösemi tedavisi - www.haberpodium.ch


Lösemi her yaşta olmakla birlikte, en sık çocukluk döneminin 2-5 yaşları arasında rastlanmaktadır. Bedenimizde dolaşan kanın esas yapım yeri olan kemik iliğimizdeki ana hücrelerden meydana gelen değişikliklerde “blast“ adı verilen ve olgun olmayan kan hücrelerinin artmasıyla açığa çıkan bir hastalıktır. Bu kan hücreleri sebebi bilinmeyen bir şekilde olgunlaşmayı beklemeden kemik iliğini terk ederek bedene yayılmasıyla kemik iliğini, karaciğeri, dalağı, lenf bezlerini ve merkezi sinir sistemini olumsuz etkileyerek hastalığa sebep olmaktadır.

Belirtileri
Hastalığın belirtileri olarak, hepsinin bir arada görülmesiyle değerlendirilmesi gerekir. Bu belirtileri sıralarsak: iştahsızlık, yorgunluk, kansızlık, zayıflama, bacak kemiklerinde ağrılar, cilt altında kanamalar (kırmızı noktalar ve morarmalar), burun ve diş eti kanamaları ve sık sık ateşli hastalık durumu.
Bu hastalığın teşhisinde öncelikle hematoloji (kan hastalıkları) bölümünde yapılacak bir kontrol ile teşhisin doğru konulması gerekmektedir. Bu bölümdeki uzmanlarca karaciğer ve dalak büyümesi, lenf bezlerinde genişleme ve kanama bulguları ile rahatlıkla tespit edilebilmektedir. Özellikle bebeklerde bu belirtilerin gözlenmesi hemen olmayabilir ama nihayetinde bu hastalığın teşisinde yukarıdaki belirtileri iyi gözlemleyen bir hekim teşhisin konulmasında önemli rol oynayabilir.

Tedavisi
Tedaviye, öncelikle hastanın genel durumunun stabilize edilmesiyle başlanır. Bağışıklık sistemini güçlendirecek olan tedbirsel ilaçlı tedavi ile beraber kemo terapi de uygulanabilir.
Hastalık kontrol altına alınamadığında kemik ilik nakli süreci başlatılır. Kemik ilik nakli genelikle hastanın iliğine en uygun donör (iliği bağışlayan) aranması başlar. İlik aranması önce hastanın ailesinden başlar. Anne, baba ve kardeşler ilik uyumunda en yakın kişiler olarak seçilir. Uygun ilik ailede bulunamadığında aile dışında kemik ilik verileri en uygun kişide aranır.

İsviçre’de tedavi
Bu tedavi, her ülkede kemik ilik nakli izni verilmiş belli hastanelerde yapılır. İsviçre’de bu tedavide en uzmanlaşmış klinik olarak Zürich Çocuk Hastahanesi öne çıkmaktadır. Dünyadaki birçok hastanenin donör bulunmasında kurdukları bir kemik ilik bankası üzerinden hastalarına uygun olan donör aranılır. Her ülkeden gönüllü insanların başvurdukları bu bankalara kan örneği vererek donör olmaları, hastahanelerin ve o ülkenin kanserle mücedele eden derneklerinin özel çabasıyla oluşturulmaktadır.

Isvicre'de lösemi tedavisi - www.haberpodium.ch

İsviçre’de gönüllü donör sayısı maalesef dünya ortalamasının çok altındadır. Bunun sebeplerinden biri, insanların bu konuda duyarsızlıkları iken, diğer bir sebep ise kemik iliği transeferi ile ilgili bilgisizlik diyebiliriz. Birçok insan kemik iliğinin nasıl alınıp ve verildiğini bilmiyor. Bu konuda daha fazla kampayanlar yapılmalıdır.Dünya kemik iliği bankasında yıllardır gönüllü donörlerle İsrail başı çekmektedir. İsrail’den birçok insanın kemik iliği dünyanın başka bir bölgesinde hastalananlara şifa olabilmektedir.

Son yıllarda bebeklerin dondurulan kordon bağından alınan kan hücrelerinden de nakil yapılmaktadır. Son on yıldır dondurulan kordon bağının sayısının çoğalması sevindirici olmakla beraber, bu kordon bağı verileri dünya ilik nakli bankasına aktırılmaktadır. Kordon bağı sadece lösemi hastalığı tedavisinde değil, diğer kan ve hücre hastalıklarında da kullanılmaktadır.
Yeni yöntemlerden bir diğeri olan “gen terapisi“ henüz yeni bir alan olduğu için çok tercih edilen bir yöntem olmamakla beraber, ilerideki tedavilerde büyük umutlar vaad eden bir saha olarak görülmektedir.

Psikolojik desteğin önemi

Hastalık teşhisinden itibaren başlayan bu strestli dönemlerde her hastanede psikoonkoloji (kanser tedavisinde psikolojik destek) devreye girmektedir. Bu ünitede çalışan psikologlar bir taraftan hasta ile konuşarak duygu ve düşünce durumunu anlamaya çalışırken, diğer taraftan da hasta yakınlarının nasıl bir desteğe ihtiyaç duyabilecekleri konusunda görüş bildirebilirler. Bu dönemde herkesin konuşmaya ihtiyacı varken; kim, neyi, nasıl konuşacağı konusunda donanımlı olmadığı için, nereden başlayacığını bilememektedirler. Psikologlar için öncelikli olan hastanın kendisi iken, hastanın en yakınlarının da bu çemberin içinde oldukları unutulmaz.
Bazı anne ve babalar özellikle bu dönemde konuşmaya pek cesaret edemezler. Bunun sebebi de, doğrudan yaşadıkları korku ve tedirginliğin büyümesi, kendilerinin henüz bazı kavramları ve gelişmeleri duymaya hazır olmadıklarının farkında olmalıdır. Bu tepkinin böyle olması aslında normaldir. Ne zaman ki tedavide iyi gelişmeler görülürse, işte o zaman daha rahat bir şekilde önceki korku ve kaygıların ne olduğu üzerine konuşabilmektedirler.

Psikoonkolojide çalışan bir psikolog için bütün bu gelişmelerin iyi izlenmesi ve doğru zamanlamanın yapılması her zaman kolay olmayabilir. Sonuçta insanların duygu durumu değişken ve çok çeşitli olduğu için, isabetli müdahelelerin yeri ve ortamı da önemli rol oynamaktadır.
Bazı durumlarda anne ve babalara ya da diğer hasta yakınlarına hastane dışında psikolojik destek alınması önerilebilir. Bu desteğin alınması çoğunlukla hasta yakınlarına iyi gelmektedir. Eşler bu dönemde kimi zaman hastalık ve korkular üzerine birbirleriyle dahi konuşamamaktadırlar. Konuşmak iyi geliyorsa bu destek alınmalıdır.