Psikoterapide Sokratik sorgulama yöntemi


Yunan antik dönemin ünlü filozoflarından biri olan Sokrates (M.Ö. 469 – M.Ö: 399) aynı zamanda Yunan felsefesinin kurucularındandır.
Etik Felsefenin kurucusu olarak kabul edilen Sokrates’in hayatındaki en önemli olay, M.Ö. 399 yılında hakkında açılan bir dava ile ölüme mahkum edilmesidir. Platon’un “Sokrates’in Savunması” adlı eserinde aktardığı kadarıyla Sokrates, açılan bu davada şehrin tanrılarına inanmamak, onların yerine başka tanrılar koymak ve böylece gençliği kötü düşüncelerle zehirlemekle suçlanır. Sokrates kendisinden günümüze yazılı bir eser bırakmamıştır. Yaşamı ve düşünceleri ile ilgili bilgiler, Platon ve Ksenophon gibi ardıllarının yazdıkları ve Sokrates’in ölümünden 15 yıl sonra dünyaya gelen Aristo’nun dolaylı anlatımıyla günümüze kadar ulaşmıştır.
Menon ve Sokrates’in konuşmalarını içeren Platon’un bir eserinde Sokrates, insanın akıl yürütüme yoluyla bilginin kendisinde doğuştan var olduğunu göstermeye çalışmış ve bunu Menon’a kanıtlamak için bir köleye geometri problemi çözdürerek ispatlamış. Sokrates köleye doğrı yanıtı söylemez ama onun doğru yanıtı bulması için çaba sarf eder.
Psikoterapi, diyaloglar üzerine kurulu bir yöntem olarak akıl yürütmede doğru soruları sorarak doğru sonuca varma sürecidir. Doğru sorular sayesinde, danışanın iç dünyasına girerek onun bakış açısını anlamak mümkün kılınabilir. Sokrates sorgulamasından kasıt soru sorarak terapiye gelen kişinin gerçekliğine dokunmaktır. Bütün bu sorgulamayı yapmak için felesefi ön bilgilere sahip olmak gerekmiyor. Kişinin bu metoda açık olması ve akıl yürütme meselelerine hevesli olması yeterli görülmektedir. Bunun en temel şartlardan bir tanesi de, kişinin sadece kendi aklına danışarak fikirlerini dile getirmesidir. Bunu yaparken de kendi sahasında sözü geçerli olan otorite olmuş kişilere dayanarak iletmesi ya da bir takım tezlerden ikna olması gerekmiyor. Sokratik sorgulamada her katılımcının kendisi açısından izahı olan fikirleri dile getirmesi yeterli görülmektedir. Bu temelde oluşan sorgulamada her katılımcı karşılıklı ciddiye alındığı duygusuna sahip olabilir ve ötekini de ciddiye alır. Argümanların karşılıklı paylaşılmasıyla berbaber hakikate yaklaşırken, temel kural kimin haklı ya da haksız olduğu meselesi değildir. Burada asıl mesele, hep beraber en iyi nasıl anlarız ya da idrak ederiz çabasıdır.En önemli temel kriterlerden bir diğeri de başından sonuna kadar sorgulama sürecinde kalmaktır. Karşılıklı uzun konuşmalar yerine az ve öz konuşmalar kişinin kendisinin anlaşılmasını sağlarken, diğerini de dikkatle dinleyerek anlamaya gayret etmektir. Karşılıklı anlaşılma ne kadar sağlıklı ilerlerse o kadar da çok yol kat edilmiş olunur.
Sokratik yöntemin üç temel öğesi şunlar üzerine kuruludur;
Sistematik sorgulama, Tümevarımcı mantık yürütme ve Evrensel tanımlama.
Sokratik sorgulamada kasıt ders anlatır gibi nasihat üzerine kurulu bir iletişim kurmak değil, daha çok birlikte kafa yorarak sonuca varmaktır. Danışanlara sorular sorarak yaşantılarındaki farkına varamadıkları yönleri açığa çıkarmak, bir ‘uyanışa’ vesile olmak ya da bu duruma gözlere inmiş perdeyi kaldırmak da diyebiliriz buna.
Burada amaç, bireylerin etkili olabileceklerine inandıkları çözümleri bularak, bunları uygulamaya koyup davranışlarına yansıtmalarıdır.
Günümüzde, Avrupa’da Sokratik sorgulama yöntemiyle çalışma tekniği daha çok ergenlik çağındaki gençlerle yapılmaktadır. Psikiyatri kliniklerindeki grup terapilerinde terapistler, diyalektik bilişsel-davranışçı yöntemlere gençlerin daha yatkın olduğunu tespit etmişler ve bu yöntemlerle gençlerle daha iletişimsel bir terapik ilişkinin kurulduğu gözlemlemişlerdir. Bu sadece terapistler ve gençlerle sınırlı kalmamış gençlerin de biribirleriyle kurdukları iletişimi güçlendirmiştir. Bilişsel-davranışçı metodun önde gelen kurucularından Aaron BECK (1979) bu metotla, sözgelimi genelleşmiş ankisiyete bozukluğunun tedavisinde Sokratik sorgulamayı bir yöntem olarak uygulamıştır.




Psikotik bozukluklarda da, Sokratik sorgulama yöntemiyle etrafındakilere karşı olumsuz tepkiler üreten hastayla birlikte çalışan terapist, bazı sorular sorarak farkına varılan yeni duygu ve düşünceler üzerinden getirdiği bir takım açıklamalarla bu durumun anlaşılmasını mümkün kılabilmektedir.
imgeleme
Terapi esnasında kullanılan bir diğer yöntem de imgelemedir. İmge değiştirilmesinde kullanılan ‘Sokratik imgeleme’ genel olarak Sokratik sorgulamayı kapsar.
Sokratik sorgulamlarda genellikle şu tür sorular sorularak başlanılır; Belleği sorgulayıcı sorular, dönüştüme tarzı sorular, yorumlamaya yardımcı sorular, uygulamaya dönük sorular, analize yardımcı sorular, senteze dönük sorular ve değerlendirmeyi kolaylaştırıc sorular.
Bu sorgulamalar üzerinden, özellikle travmalı danışanlarda imgelerin terapist tarafından önerilmesi yerine, danışanın kendi aktif katılımıyla bir imgeyi bulmasında ona rehberlik edilir.
Sokratik sorgulama yöntemiyle terapide irdelenen bazı konuları örnek vermek istersek;
– Adalet nedir ve ne için vardır?
– Hangi insan değerlidir ya da değersiz insan var mıdır?
– İnsan her zaman güvende olabilir mi?
– Yatalak olmuş eşi terk etmek doğru mudur?
– Kişiye faydası varsa, yalan iyi midir?
– Ahlak nedir? Etik olan nedir?
– Evlilik şart mıdır?
– Kürtaj olmalı mıdır?
– Aldatmak ihanet midir?
– Aşk/dayanışma/eşit muamele deyince ne anlıyoruz?
– Güvenmek nedir? Kimlere güvenebilir insan?
– Sorumluluk nedir?
– Hayatın anlamı/manası nedir?
– İyi bir dost kimdir?
Uzmanlarca yapılan gözlemlerde, Sokratik sorgulama yönteminin psikoterapideki en temel etkisinin kişinin kendi çabasıyla düşünmesini ve anlamasını sağlamasının yanında, dışarıdan manupüle edilmesine de engel olmasıdır.
‘Kendini bil’ diyen Sokrates’in son sözüyle kendimizi bilmemize talip olmaya davet etmek isterim sizleri…