Şizofrenik rahatsızlıklar


Genellikle toplumda çok duyulan bir kavram olarak karşımıza çıkan Şizofrenik rahatsızlığı bu yazımda sizler için ele alacağım. Ruhsal rahatsızlıkla ilgili bir kavram bu. Saha çalışması yapılsa ve insanlara ‘Şizofreni Nedir?’ ya da ‘Şizofreni deyince ne anlıyorsunuz?’diye sorulsa, büyük bir çoğunluğun aslında çok duyduğu bu kavramın ne olduğuna dair en ufak bir fikrinin olmadığını göreceğiz muhtemelen. Kulaktan duyma bu hastalık kanımca hakettiği karşılığı bulamamakta. Bazen bir kişi için değil bir durum içinde bu kavramı kullanılabilenler var; ‘ya çok şizofren bir durumdu’ vb. Bana göre bir durumun tanımlanmasında bu kavramın kullanılması yanlış bir tercihtir.
‘Şizofreni’ ne demektir? Bu soruyla ilgili Amerikan Psikiyatri Derneği ‘Şizofreni’ adı altında çeşitli bozuklukları şöyle belirtmekte:
Bu geniş kategori düşünce, duygudurum ve davranışlarda olan bozuklukları içerir. Düşünce bozuklukları, kavramsallaştırma düzeyindeki değişiklikler sonucu gerçeğin yanlış yorumu ve bazen de sanrı ve varsanılarla ortaya çıkar. Bu tür belirtiler kişiyi psikolojik zedelenmeden korumaktadır. Eşlik eden duygudurum değişiklikleri, karşıt değerli (Ambivalant), yetersiz veya uygun olmayan duygusal tepkileri ve diğer kişilere eşduyuş (empati) eksikliği içerir. Davranış içe kapanık, acayip veya gerilemiş olabilir. Düşünce bozukluğu özelliği, şizofreniyi duygudurum bozukluğunun temel belirti olduğu afektif (duygu) bozukluklardan ayırır. Paranoid (şüpheci) durumlar, şizofreniden gerçeğin ancak bir bölümünün saptırılması ve diğer psikotik belirtilerin yokluğuyla farklılık gösterirler.Şizofreni rahatsızlığında hastalarda genellikle gerçekle hayal dünyasını ayırt edememe hali, mantıksal düşünme yeteneğinin kaybı, normal duygusal tepkiler verememe ve toplumsal kurallara uyamama durumu görülür. Şizofreni bir bilinç yarılmasıdır. Şizofreni, zeka geriliği, tembellik veya bir kişilik bölünmesi olarak asla görülmemelidir, ciddi ruhsal bir hastalıktır.Şizofreni her yaşta görülebilir, genellikle de erken yaşlarda başlar: akıl hastahanelerine yatırılan ve şizofren tanısı konmuş hastaların çoğu geç ergenlik döneminde ya da 20-25 yaş arasındadır. Bu hastalık nadir rastlanan bir bozukluk olmayıp, psikotik reaksiyonlar içinde en sık görülenidir. Tüm dünyada ülke ve kültürden bağımsız %1 oranında bir şizofreniden bahsedebiliriz. Bu hastalığını dini, dili ve ırkı yoktur. Cinsiyetlerdeki dağılımı da eşittir.
Psikiyatrik hastalıklarda şizofreni en fazla hasar yaratan ve kişiyi olumsuz etkileyen bir bozukluktur. Modern tedavi yöntemi olarak kabul gören ilaçlı tedavi en tercih edilenidir, ancak şizofreniklerin önemli bir kısmı yıllar alan tedavi sürecince giderek yıkıma (deterioration) uğrarlar ve yıllarca bakım altında tutulmaları gerekmektedir. Diğer rahatsızlıklara göre hastalığın ağırlığından dolayı şizofrenikler uzun süreli hastahane bakımı gerekmektedir, bundan dolayı hastahanelerde hastaların yarısı hemen hemen bu rahatsızlıklarda muzdarip insanlardan oluşabilir.
Günümüzde gelişen modern ilaçlı tedavilerin daha etkili olmasıyla beraber artık psikoterapilerinde kullanılmasıyla beraber bu rahatsızlıklardan olumsuz etkilenen insanlar elli yıl öncesine nazaran daha şanslılar diyebiliriz. İlaçlarla her nekadar belli bir ilerleme kaydedilsede, bazı semptomlar çoğu hastada yaşam boyu sürebilmektedir. Bu hastalığı tamamen atlatanların oranı günümüzde %20 civarındadır.Özelliklede bu rahatsızlıklarda erken teşhis çok önemli rol oynamaktadır. Eğer şizofrenik belirtiler yavaş yavaş gelişmişse bu durumlarda görünüm pek umutlu değildir. Bu tür öyküsü olan hastalara süreç (process)şizofreni tanısı konmaktadır. Bunun tersi, hasta yakın zamana kadar oldukça normal bir kişiyse ve şizofreni zor koşullara bir tepki olarak aniden gelişmişse, tedavisinde gelecek için daha umutlu olunabilir. Bu tür geçmişe bağlı bozukluklara reaktif şizofreni tanısı konmaktadır.
Şizofrenin belirtileri
Bu hastalar dünyayı diğer insanlara göre daha değişik algılarlar: normalde çevrede uyaranlar dışında olmayan sesler, hayaller, garip korkular ve anlaşılması zor karışık bir duygu durumu yaşarlar. Bu hastlığın meydana gelişi değişik biçimlerde olabilir: bazı hastalarda aniden bu belirtiler kendini gösteririken, bazılarında sinsice gelişebilir. Başlangıçta konsentrasyon zorluğu, içine kapanma, sosyal ilgilerin azalması, kendi bakımını ihmal etme, dini uğraşılarda artma, aşırı şüphecilik vb belirtilerle kendini gösterebilir. Bu başlangıç belirtilerinin ardından 1-2 ay ya da yıl içinde tüm belirtilerini gösteren bir hastalık olarak çıkmaya başlar. Garip konuşmalar ve davranışlar kendini göstermeye başlar, bazı hastalarda garip şekilde belli pozisyonlarda uzun süre durma, bazılarında hiç hereket etmeden kendini bir nesne olarak görme, bazılarında aşırı hareketlilik olarak kendini dışa vurabilir.
Şizofreni türleri
Paranoid şizofreni:şüphecilik baskındır, kendisine kötülük yapmak isteyen kişiler veya güçler vardır. Bunlarla ilgili sesler, uyarılar veya emirler duymaktadır. Perdeleri kapatarak günlerce evden çıkmama, zehirlenme korkusundan dolayı kendi yaptığı yemekten başka yemekler yememe, odasına dinleme cihazı yerleştiğine dair inanma, bundan dolayı dikkatli konuşmalar, bazı durumlarda şüphecilik onun eşinin kendisini aldattığı düşüncesine kadar götürmektedir. Şizofrenlerde en yaygın tür paranoid şizofrendir.Hebefrenik şizofreni:düşünce ve davranış bozuklukları baskındır. Kişilikte yıkım hızlı seyir izler, kendi dünyasına gömülür ve davranışları ilkel ve çocuksudur. Kendini tekrarlayan basmakalıp konuşmalar, tutarsız sanrılar, kelime uydurma (neolojizm), yüzeysellik ve duygularda labilite (zayıflık) olarak ortaya çıkmaktadır. Başlangıçta genç yaşta akut (ani), renkli pozitif belirtilerle başlamaktadır.
Katatonik şizofreni: Davranış bozuklukları hakimdir, dış dünya ile iletişimi kesilmiş gibi görünsede etrafta olup bitenleri tanımakta ve kaydetmektedir. Bu hastalar belli bir bedensel duruşta uzun süre kalarak dışarıdan gelen tepkilere cevap vermezler (donaklama duruşu), bundan dolayıda katatonik olarak tanımlanmaktadır. Bu duruşlarda bazen bir nesneyi benimseler, mesela kendilerini ağaç olarak tanımlayıp saatlerce bir ağaç gibi dikilirler.
Kalıntı (rezidüel) Şizofreni: Daha çok olumsuz özelliklerin baskın olduğu süreğen bir şizofrenik bozukluktur. Değişime karşı istek ve ilgi hiç yoktur. Duygu küntlüğü, vurdumduymazlık, girişim ve eylem azlığı, toplumdan kopukluk, düşüncede fakirleşme, kendine iyi bakamama gibi negatif belirtilerle kendini gösterir.
Ayrışmamış şizofreni: Bu tür şizofren; biraz paranoid, biraz hebefren biraz da katatonik türlerin karışımından oluşmuş bir şekildedir.
Son yıllarda yapılan bilimsel araştırmalarda, aşırı esrar (Canabis) tüketiminin etkisiyle, özellikle de 21 yaş öncesi gençlerde, şizofreni hastalığını körükleyen ve hızlandıran etkilerden bahsedilmektedir. Diğer bir adıyla ‘gençlik şizofrenisi’ olarak da tanımlanan bu rahatsızlıklar, erken müdahele edilmediği durumlarda uzun süre kalıcı bir hastalık olarak da görülmektedir.
Özellikle de genç yaşlarda ki esrar tüketiminin, bir kaç yıl içerisinde gençlerde bu hastalığa yaklanma riskinden bahsedebiliriz.